Chikungunya virüsü, tropik ve subtropik bölgelerde belirtileri sıklıkla görülen, sivrisinekler aracılığıyla yayılan bir viral hastalıktır. Özellikle sıcak iklimlerde, çiçek hastalığı gibi viral enfeksiyonların yaygın olduğu dönemlerde daha fazla ortaya çıkmaktadır. İlk olarak 1950'lerde Tanzanya'da tanımlanan bu virüs, zamanla Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika kıtalarına yayılarak, özellikle son iki on yılda önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Peki, Chikungunya virüsü nedir, hangi ülkelerde görülmektedir ve belirtileri nelerdir? İşte bu konuda bilmeniz gerekenler.
Chikungunya, "çökmek" anlamına gelen Svahilice bir kelime olan "chikungunya"dan adını alan bir virüs hastalığıdır. Bu virüs, Aedes türü sivrisinekler, özellikle Aedes aegypti ve Aedes albopictus aracılığıyla insana bulaşmaktadır. Aedes sivrisinekleri, genellikle kıyı bölgelerinde ve su birikintilerinin bol bulunduğu alanlarda yaşar. Virüs, insana ısıran virüslü bir sivrisinek aracılığıyla geçtikten sonra, vücutta hızla çoğalmaya başlar.
Chikungunya virüsünün en büyük tehlikesi, ağrı ve şiddetli eklem iltihabıdır. Bu belirtiler, enfeksiyondan sonra birkaç gün içinde ortaya çıkmakta ve bazen aylarca, hatta yıllarca sürebilen kronik eklem ağrılarında devam edebilmektedir. Çoğu insan bu durumu yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı ve döküntülerle birlikte yaşayarak tedavi altına alınması gerekmektedir. Henüz aşısı ya da kesin bir tedavi yöntemi bulunmayan Chikungunya, hastaların çoğu için sadece semptomatik tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir.
Chikungunya virüsü, dünya genelinde 100'den fazla ülkede tespit edilmiştir. Özellikle 2000'lerin başlangıcından itibaren Hindistan, Endonezya, Kenya gibi ülkelerde büyük salgınlara yol açmıştır. Güney Asya’da, Karayipler ve Güney Amerika gibi bölgelerde de yüksek enfeksiyon oranları görülmektedir. 2014’te Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı güney eyaletlerinde vaka sayısında artış gözlemlenmiştir. Son yıllarda Avrupa’da da vakaların arttığı bildirilmiştir; Fransa, İtalya ve İspanya gibi Akdeniz ülkelerinde de Chikungunya virüsüne rastlanmaktadır. Bunun en büyük nedenlerinden biri, iklim değişikliğinin yarattığı ısınmanın, sivrisineklerin yaşam alanlarında genişleme sağlamasıdır.
Türkiye’de ise, yıllar içinde bazı vakalar tespit edilmiştir. Ancak, enfeksiyonun yaygınlığı 2020'li yıllar itibariyla artış göstermektedir. Ayrıca, seyahat nedeniyle yurtdışında enfekte olmuş bireylerin geri dönmesiyle birlikte, yurt içindeki vakaların sayısı da dikkat çekici bir hâl almıştır. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklar, bu sivrisinek türlerinin çoğalmasına zemin hazırlar ve dolayısıyla Chikungunya virüsünün de yayılmasına katkıda bulunmaktadır.
Virüsün belirtileri ilk olarak 2-12 gün içinde kendini göstermeye başlar. En yaygın belirtiler arasında yüksek ateş, eklem ağrıları, baş ağrısı, kas ağrıları, halsizlik ve döküntüler yer alır. Ayrıca bazı bireylerde sindirim sistemine ait sorunlar, gözlerde kızarıklık gibi ek belirtiler de gözlemlenebilmektedir. Ancak, genellikle hastalığın seyrinin kendiliğinden düzeldiği ve belirtilerin ortalama 1-2 hafta içerisinde geçtiği görülmektedir.
Chikungunya virüsüne karşı alınacak önlemler arasında, sivrisineklerin üremesini engelleyen tedbirler almak, kişisel koruyucu kıyafetler giymek, sivrisinek repelenleri kullanmak yer almaktadır. Özellikle su birikintilerinin oluştuğu yerlerde dikkatli olmak, bu virüsün yayılmasını engellemek için son derece önemlidir. Ayrıca, virüsle ilgili farkındalığın artırılması ve sağlık sistemlerinin bu konuda daha donanımlı olması da elzemdir.
Sonuç olarak, Chikungunya virüsü dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Belirtileri genellikle hafif olmakla birlikte, bazı bireylerde uzun süre akut eklem ağrıları devam edebilmektedir. Bu nedenle, virüsün yayılma alanlarını ve risk faktörlerini dikkatle takip etmek, bireylerin sağlıklarını korumalarına yardımcı olacaktır. Sağlıklı günler dileriz!